19 Eylül 2015 Cumartesi

Eylül Tatilde ; Part 2

     Tatilden döneli neredeyse 1.5 ay oldu ama ben 2. bölümü ancak yazabiliyorum :)  Tabi şimdiden tatili özledik :) hele ki Eylül bir ara her gördüğü denize girmek istiyordu. Gezmediğimiz yer kalmayıpta ve burada hepsini anlatmadığım bir çok yeri geride bıraktığımız Datça tatilimizden sonra rotayı önce selçuğa çevirdik.







Yolculuk boyunca araba koltuğuna oturmaya şiddetle karşı çıkan Eylül yol boyunca şekilden şekile girmeyi ihmal etmedi :) 


İlk molamızı Aydın-Çine de verdik. Çocukluğumdan beri her sene Datça gidişi ve dönüşü muhakkak durur Mehmet Zengin'in yerinde o harika köftelerden yeriz. Yemek yemeyi seven bir aile olduğumuzdan lezzeti konusunda hiç kuşkunuz olmasın :) itinayla test edilip onaylandı.


Yolumuza Efesle devam ettik. Öyle bir sıcak vardı ki of of of. Ben hayatımda böyle sıcak görmedim böylece Efese yanlış bir zamanda geldiğimizi anlamış olduk.Başta annem ve eşim nasıl gezeceğiz bu sıcakta diye söylenirken ben sanat içinkendimi feda etmeye çoktan hazırdım ki bu toplamda 15 dakika sürdü. Bu gezide Selçuk ve İzmirde oturanların önünde saygıyla eyilmemiz gerektiğini çok iyi anlamış oldum. Şaka bir yana Efes Antik Kent tam anlamıyla büyüleyici bir yer. İnsan buralarda asırlar önce yaşayanları onların yürüdüğü yollarda yürüdükçe daha yakından hissediyor. Keşke tarih derslerinde böyle geziler olabilse... Her konu bahsi geçen yerde o havayı koklayarak işlenebilse. Biliyorum ki bu sadece hayallerde kalacak bir temenni. Sıcağa rağmen gezimizi her karışı tek tek gezerek tamamladık. Dip not olarak gitmeden bir maksimum kart ya da muze kart edinirseniz iyi olur giriste gise sırası beklemezsiniz. Ben maksimum kartım sayesinde girdim ama eşim ve annem müze kart almak zorunda kaldılar. 55 tl ye 1 yıllık sınırsız girişli müze kart aldık umarım bu sayede müze gezilerimiz artar.
  Sırada Meryem Ana Evi vardı. Arabayla 10 dk kadar uzaklıkta ama yokuşlu ve virajlı bir yoldan sonra ulaştık. Hristiyanlar için çok önemli bir mekan olduğundan çok sayıda turist ziyaretçi vardı. Gerçekten yeşillikler içinde bol oksijenli ve huzur dolu bir yer. Meryem Ana'nın son yıllarının burada geçtiğine inanılıyor. Gotik mimari yüzündenmidir bilmem ama kiliselerden hep ürkmüşümdür içeride yanan mumlar hafif çalan o müzik her zaman içimi titretir. Ama en çok Eylül sevdi o koştururken pamuk yüzü gülücükler saçıyordu.














Akşam karşıyaka'da oturan kuzenimize geçtik kalabalık bir aile toplantısı halinde güzel bir zaman geçirmiş olduk. Sohbet öyle güzeldi ki bir fotoğraf bile çekilmek aklımıza gelmemiş. Ertesi gün harika bir kahvaltıdan sonra küçük bir izmir turu yaptık tabi ki o sıcakta arabayla dolaşabildik. Bir kumru arasından sonra yolumuzu Ayvalıkta oturan dayımı ziyaret için Sarmısaklıya çevirdik. Kuzenim, güzel eşi ve minik paşa Rüzgar da oradaydı gerçekten Eylül için Rüzgar abisiyle oynamak çok güzel oldu. Abisini çok sevmiş ki yanından ayrılmadı. Akşam klasik cunda turu ve rüyalarıma giren lokmayı yedik ve ertesi gün deniz faslından sonra evimize döndük. Güzel ve kızımızla gittigimiz 20 günlük ilk yaz tatilimiz bitmiş oldu. Umarım bir daha ki tatil çabuk gelir. Zira tatil azıcık özledik . :)






Eylül ve Buğra ( Not: Buğra daha çok eğleniyor)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder