22 Mayıs 2015 Cuma

Kısa Gap Turumuz : 1. Bölüm Adıyaman-Nemrut


 Merhabalar... Uzun zamandır Eylül'ün afacanlıkları yüzünden pek yazamıyorum. Yazamadığım dönem içerisinde kayınvalidemlerle ufak bir anneler günü seyahatine çıktık. Eşim anneler günü hediyesi olarak beni ve annemizi , annemizin memleketi olan Adıyaman'a götürmek için biletlerimizi almış. İlk başlarda Eylül'le seyahatin nasıl olabileceği konusunda korkularım vardı. Eylül'le ilk uzun seyahatimiz şükür ki umduğum gibi kötü geçmedi. Yola çıkmadan önce bir rota belirledik hem akraba ziyareti hemde çevre illere küçük bir  gezi yapmak istedik. Atatürk hava alanından adıyamana direk sefer olduğundan çok kolay bir seyahat oldu. Eylül de uçak yolculuğu boyunca uyumayı tercih edince benim için daha kolay oldu. Çünkü uçak ya da otobüste ağlayan çocukların sesine insanların pek tahammülü olmuyor.

Gezimizi anlatmaya ilk minik fareciğimin hava alanı maceralarının resimleriyle başlıyorum. Babaanne ve dedeyle seyahat edince haliyle Eylül'ün keyfi de yerindeydi. şımara şımara geçirdi bekledik uçağımızı uçağı beklerken yoruldu da uyudu kuzucuğum uçakta.


Favori hareketimiz çirkin olmak yaklaşık 3 aydır çirkin çirkin dolaşıyoruz. ( Dünyanın en güzel çirkin olan kızı) 




Fotoğraf çektirmekten sıkılan kızımız :)


Uçağa binerken uçağın camından pilot amcamızla el sallama ve öpücük yollama seansı da geçirdik. :) Bu arada uçak yolculuğunda en sevdiğim bulutları izlemek :)


Adıyaman'a inince Kayınvalidemin kuzeni Abdulkadir amcamız bizi karşıladı bizi. Hemen kendimizi kebabçıya tabi ki attık. Şu kadarını söylüyorum bizim buralarda yediğimiz kabapsa orada yediğimiz ne anlayamadım :) Etler,ayran ve hürmet şahaneydi.



Eğer yolunuz Adıyaman'a düşerse ( ki kesinlikle düşmeli :) ) Kebap yemek için "Kebapçı Beko" ya gitmelisiniz. Böyle birşey ne yedim ne de gördüm benden söylemesi. 







Baklava ve dondurma anlatılmaz yaşanır. Dondurmayı bıçakla kesip yedik baklavanın içindeki fıstıklardan yeşil ahengine kapıldık. Gerçekten dağdan taştan fıstık fışkırıyor her tatlıya da yakıştırıyorlar. Baklava ve dondurma ancak bu kadar güzel olurdu.  


Yemeğimizi ve tatlımızı yedikten sonra dünyanın en tatlı insanı olan Abdülkadir amcamızla birlikte Adıyaman da küçük bir tur attık. ilk başta Adıyaman kalesine gittik Abdülkadir amcamın önünde durduğu top onlar küçükken ramazanda oruçlarını açarken haber vermek için ateşleniyormuş. Annem topu ve etrafı gördükçe daha çok duygulandı hele ki okulunu ve evinin yerini görünce o özlemi gözlerinden okunuyordu.  

,,


Bakırları görünce keşke daha önceki yıllarda doğsaymışım da bu güzel adetleri,eşyaları ve güzel arkadaşlıkları görebilseymişim dedim. Tarih insanı özel hissettiriyor gerçekten. 




İkinci günümüzde nemrut ve çevresini gezmeye karar verdik. Abdülkadir amcamız bizim için bir tur minibüsü ayarladı bu sayede ulaşımımız çok kolay oldu. Rehberle gezmek hikayeleri dinlemek daha etkileyici oldu gerçekten. Bebekle seyahat ettiğimiz için ilk nemruttan başladık. Normalde nemruta ya gün doğumu izlemeye ya da gün batımı izlemeye gidiliyormuş ama ilkbahar olmasına rağmen şimdi bile hala kar vardı ve çok soğuktu. Tepeye çıkıp heykelleri görebilmek için başladım dik merdivenleri tırmanmaya öyle etkileyici bir manzara ve oksijen vardı. Merdivenlerden çıktıkça oksijen göğüs kafesimi yakmaya başladı. Esim yüksekten korktuğu için tek başıma çıkmıştım. Merdivenler bitip dağa tırmanma kısmı gelince tek başıma cesaret  edemeyip geri döndüm ki şuan en büyük pişmanlığım bu. Aşağıya indiğimde heykelleri görmeme 100 m kaldığını öğrenince resmen kahroldum. Aşağı indiğimde Eylül çoktan ortalığı ayağa kaldırmıştı. Anne bağımlısı olan kızım beni görünce sanki yıllardır görmüyormuşçasına kucağıma atladı tabi kopardığı kıyametten bahsetmiyorum bile. Oradan ayrılıp eski Rum kalesi ve Cendere köprüsüne ardın da Menzil'e geçtik. Ülkemizin ne kadar güzel ne kadar eşsiz olduğunu birkez daha görmüş olduk. 


Kuzucum tek başına oturmaya bayıldı.




Tepede eski Rum kalesi restore ediliyordu.



Cendere köprüsü görülmeye değer, gerçekten harika ve çok değerli. 



Burası da Nemrut dağından bir kaç kare
 Göz alıcı ve oturup saatlerce etrafı izleyebileceğim bir yer. O dağlar o bulutlar ah o havası insanın yüzüne değen rüzgar sanki satenle yüzünü okşuyormuş gibi yumuşacıktı....



Dönüş yolunun yarısında babacığım eşlik etti ve bu güzel manzaranın tadını beraber çıkarttık. 




Bu harika manzarada namaz kılan amcayı kıskanmadım değil. 



Bilmiyorsanız ögrenin dostlar Eylül 1 yaşında :)



Bunlarda doğunun harika insanları Abdülkadir amcamız ve sevgili Kahtalı Mıçı beyefendi. Sağolsunlar bizimle çok ilgilendiler sanırım böyle karşılıksız ve mükemmel misafirperverliği birdaha göremiyeceğiz. Yakında gezimizin 2. Bölümünü yazıp paylaşacağım inş birdahakine Urfa-Atatürk Barajı-Gaziantep-Halfeti gezisiyle görüşmek üzere :)













   

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder